İKLİL
  İsrail Sineye Çekti
 

 


İsrail sineye çekti... Size ne oluyor?
 

 
Tabii, siz geleneksel sağır duyarlığınız gereği ‘aşağılama’ yolunu tercih edeceksiniz...

‘Davos’ta Kasımpaşa havası’ diyeceksiniz...

‘Erdoğan’ın Peres’in tuzağına düştüğünü’ söyleyeceksiniz...

‘Pazarlamacı Başbakan, Azarlamacı Başbakan oldu...’ diye tekerlemeler üreteceksiniz...

‘Bir çuval inciri berbat ettiğinden’ yakınacaksınız.

‘Erdoğan büyük takibe alındı’ diye aba altından sopa gösterme cihetine gideceksiniz...

‘Türkiye’nin dış politikada çuvalladığını’ öne süreceksiniz...

‘Bu mu derin strateji?’ diyerek, zaten hedef tahtasına koyduğunuz danışmanla yarım kalmış hesabınızı göreceksiniz...

‘Davos ruhunun öldüğünden’ dem vuracaksınız...

Elinizin altındaki değerlere, ‘alemi kör, milleti sersem’ yerine koyan analiz yazıları yazdıracaksınız...

Herşey mümkün...

Herşey beklenir sizden...

Daha da ileri gidebilirsiniz...

Şimon Peres’i ‘olgun devlet adamı’, Erdoğan’ı da kıraathane ağzıyla konuşan bıçkın mahalle delikanlısı yerine koyabilirsiniz...

Nitekim, ‘Alçakları tanıyalım’ müellifi öyle yapmıştır.

Eline bulaşmış çocuk kanını temizlemeden Davos’a koşup Türkiye Cumhuriyeti devletini ve halkını aşağılayan, Türkiye Cumhuriyeti Başbakanına sesini yükselterek konuşan Şimon Peres’i ‘olgun devlet adamı’ diye alkışlamıştır.

Erdoğan’ı ise, ‘Azarlamacı başbakan... Türkiye’yi işte böyle sinirlerine hakim olamayan biri yönetiyor...’ diyerek yerin dibine sokmuştur.

Siz sinirlerinize hakimseniz, mesele yok...

Parçalanmış çocukları serinkanlı bir tevekkülle izliyorsanız mesele yok.

Bombalanan evler, yıkılan mahalleler, kan revan içinde umutsuzca sağa sola koşturan ve sığınacak yer arayan insanlar içinizde en ufak bir isyan duygusu oluşturmuyorsa mesele yok...

Diyorlar ki:

Bir Başbakan böyle mi konuşmalıdır?

Bir Başbakan böyle konuşmayacak da, nasıl konuşacak?

Dış politika halktan, halkın hassasiyetlerinden, değer tercihlerinden, derin görgüsünden, tarihsel birikiminden bağımsız bir şey midir?

Evet, dış politikada ‘efelenme’ her zaman doğru sonuçlar vermeyebilir.

Hamaset genellikle tercih edilmez.

Fakat, dış politikada ‘doğruların’ kilidini bazen hamaset açar.

Dolayısıyla, ‘terbiyesizliğe karşı efelenmek’ en doğru tavırdır ve de haktır.

Bir ülke bu hakkı kullanamaz mı?

Rest çekemez mi?

İhtirazi kayıt düşemez mi?

Sünepe bir politika mı benimsemeliyiz?

Başımızı yere mi eğmeliyiz?

Muhterem Onur Öymen, bu hareketin ‘Türkiye’ye pahalıya mal olacağını’ müjdelemiş...

Mazlumdan ve mağdurdan yana olması gereken CHP’nin Öymen’i bu...

Kemal Kılıçdaroğlu adlı bir garibe İstanbul’da yolunu kaybettirerek oy toplamaya çalışan CHP’nin Öymen’i bu...

Başbakan ‘cihat fikriyle’ konuşuyormuş...

İsrail’in insanlık dışı saldırıları ayrı bir işmiş ama, terörist Hamas’ı savunursanız dünyada beş paralık olurmuşsunuz. Ayrıca, Nobel ödüllü Peres’e de ‘sen’ diye hitap edemezmişsiniz...

Neden İsrail’in insanlık dışı saldırıları ayrı bir iş oluyormuş?

Küstahlıkta sınır tanımayan Peres’e neden ‘sen’ diye hitap edilemiyormuş?

Nitekim Peres yaptığı hatayı anladı ve telefon açıp özür diledi, ama CHP’nin Öymen’i savunusundan bir adım geri atmıyor...

İsrail bile bu kadar sert değilken, size ne oluyor?

Meraktayım...

Hakikaten ne oluyor?
 
 
Ahmet KEKEÇ